MÜSNED-İ HANBEL

BABLAR    KONULAR    NUMARALAR

MENKIBELER

<< 3587 >>

76- (Cabir b. Abdillah'ın Babası) Abdullah b. Amr b. Haram el-Ensari

 

1. Cabir b. Abdillah

 

- - (-)

26767 (1)- Cabir b. Abdillah der ki: Babam öldürüldüğü zaman giysisini açıp yüzüne bakmaya başladım. Oradakiler beni bundan alıkoymak istedi, ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana engelolmadı. Halam Fatıma binti Amr babama ağlayınca Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Ağlıyor musun?'' veya: ''Ağlama! Zira göğe yükseltene kadar melekler kanatlarıyla ona gölge ettiler" buyurdu.

 

[Sahih]

 

Diğer tahric: Buhari (2/91) ve Müslim, (adail 4/1918 (2471) rivayet ettiler.

 

 

 

26768 (2)- Cabir bildiriyor: Uhud savaşında babamın cüssesi getirilip Nebi'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) önüne konuldu. Kefenlendiği için yüzünü açmak istedim, ancak akrabalarım bana engel olmak istediler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir kadının babama ağladığını duyunca: ''Bu kim?'' diye sordu. "Amr'ın kızı (veya kız kardeşi)" dediklerinde: ''Neden ağlıyorsun?'' veya: ''Ağlıyor musun? Oysa (göğe) yükseltene kadar melekler kanatlarıyla ona gölge ettiler'' buyurdu.

 

[Sahih]

 

 

2. Cabir

 

- - (-)

26769- Cabir der ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bana şöyle buyurdu:

''Ey Cabir! Allah'ın babanı diriltip: "Benden dileğin nedir?'' diye sorduğunu biliyor musun? Baban: "Dünyaya geri dönmek istiyorum'' deyince, Allah: "Ama (ölenlerin) dünyaya bir daha dönmeyeceğine dair hükmüm var'' karşılığını verdi. ''

 

[Hasen]

 

Diğer tahric: Tirmizi, tefsır 5/230 (3010, "hasen ğarib"), İbn Mace, mukaddime 1/63 (190), Ebu Ya'la 4/6 (2002), Taberi, Tefsır (4/172), Humeydi (1265) ve Hakim (2/120) rivayet ettiler.

 

 

3. Cabir b. Abdillah

 

- - (-)

26770- Cabir b. Abdullah anlatıyor Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) müşriklerle savaşmak üzere Medine'den çıkarken babam Abdullah bana:

"Ey Cabir! Medine'de kalıp sonucun ne olacağını bekleyenler arasında kalmanda bir sakınca yok. Şayet geride kızlarımı bırakmı yar olsaydım senin de savaşa katılmanı ve önümde şehit düşmeni isterdim" dedi. Medine'de geride kalanlarla birlikteyken bir ara halam bir su devesinin üzerinde babam ile dayımın cesetlerini getirdi. Onları Medine'deki mezarlığımızda gömmek üzere götürürken bir adamın: "Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) getirdiğiniz ölüleri geri götürmenizi ve öldükleri yerde gömmenizi emrediyor" diyen çağrısını işittik. Bunun üzerine ölülerimizi geri götürdük ve onları öldürüldükleri yerde gömdük.

 

Muaviye b. Ebi Süfyan'ın halifeliği döneminde adamın biri geldi ve: "Ey Cabir b. Abdillah! Muaviye'nin işçileri çalışırken babanın mezarı açıldı ve bir kısmı göründü" dedi. Bunun üzerine mezarına gittim. Ölmüş olması dışında gömdüğümüz gün gibiydi ve hiç değişmemişti. Açılan yeri geri kapatıp gömdüm.

Babam öldüğünde geriye hurma borcu bırakmıştı ve alacaklılar ödeme konusunda beni sıkıştırıyordu. Nebi'e (Sallallahu aleyhi ve Sellem) geldim ve: "Ey Allah'ın Resulü! Babam filan savaşta öldü ve geriye hurma borcu bıraktı. Alacaklılardan biri de ödeme konusunda beni sıkıştırıyor. Hurmanın bir kısmını gelecek yılın mahsulünde almak üzere beni beklemesi konusunda yardımcı olmanı istiyorum" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Olur! yarın gün ortası inşaallah yanına gelirim'' buyurdu.

İkinci gün iki arkadaşıyla (Ebu Bekr ve Ömer'le) birlikte yanıma geldi.

Öncesinde karıma: "Gün ortası Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yanıma gelecek. Sakın ortalıkta görünme, evde onu hiçbir şekilde rahatsız etme ve onunla konuşma" demiştim. Resulullah'a (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir yatak açıp yastık da verince uzanıp uyudu. Yanımda besili bir kuzu vardı. Azatlılarımdan birine: "Şu kuzuyu kes! Ancak acele et, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyanmadan hazır olsun. Ben de sana yardım edeceğim" dedim. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyurken onunla birlikte kuzuyu kesip hazırladık. Ona: "Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyandığı zaman abdest için su ister. Şayet biz işimizi bitirmeden uyanırsa abdestini bitirmeden bitirmiş ve yemeği önüne koymuş olalım" dedim.

Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) uyanınca: ''Ey Cabir! Abdest için su getir'' buyurdu. O abdestini alırken ben kuzuyu önüne koyup hazırlamıştım. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) yemeği görünce: ''Eti sevdiğimizi de biliyorsun! Bana Ebu Bek6 çağır'' buyurdu. Yanında gelen Ebu Bekr ile Ömer'i çağırınca içeriye girdiler. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) elini yemeğe uzatıp: ''Bismillah! Başlayın!'' buyurdu ve birlikte yemeye başladılar. Bu şekilde doyana kadar yediler, bolca da et arttı. Seleme oğuHarı da oturmuş onu izliyordu. Onu çok sevdiklerinden rahatsız etmemek için içlerinden hiçbiri yanına yaklaşmı yordu.

 

Yeme işini bitirip kalkınca arkadaşları da kalkıp önünden çıktılar. Zira Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Arkamı meleklere bırakın'' buyururdu. Ben de peşlerinden gittim. Kapıya vardıklarında çardakta gizlenmiş olan karım başını uzattı ve: "Ey Allah'ın Resulü! Bana ve kocama hayır duada bulun" dedi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Allah sana da kocana da hayırlar ihsan etsin'' buyurdu.

Sonra ödeme konusunda beni sıkıştıran alacaklımı kast ederek: ''Bana filan kişiyi çağır'' buyurdu. Adam gelince Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: ''Cabir b. Abdillahla kolaylık sağla da babasından alacağın hurmanın bir kısmını gelecek yılın mahsulüne bırak'' buyurdu. Ancak adam: "Yapamam! Zira yetim malıdır" diyerek mazeretini bildirdi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Cabir nerede?'' diye sorunca: "Ey Allah'ın Resulü! Buradayım" dedim. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''0 zaman tartıp adama ver! Allah bu borcu kapatacaktır'' buyurdu. Göğe baktığımda güneş batmak üzereydi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ey Ebu Bekr! Namaza'' buyurunca birlikte Mescid'e gittiler. Ben de adama: "Kaplarını yaklaştır" dedim ve tartıp vermeye başladım. Allah'ın sayesinden tüm alacağını verdim ve bize de şu kadar hurma kaldı.

Ateş parçası gibi hızlıca koşup Mescid'e Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in yanına geldim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazı kılıp bitirmişti. "Ey Allah'ın Resulü! Alacaklıma hurmayı tartıp verdim, Allah'ın sayesinde borcu kapatırken bize de şu kadar kaldı" dedim. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): ''Ömer b. el-Hattab nerede?'' diye sorunca, Ömer aceleyle yanına geldi. Allah Resulü (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ona: ''Ey Ömer! Cabir b. Abdillahla alacaklısını ve hurmayı sor'' buyurunca, Ömer: "Sormaya gerek yok! Sen Allah'ın bu borcu kapatacağını söyleyince borcun kapanacağını biliyordum" dedi. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) aynı şeyi ona üç defa söyledi. Her defasında da Ömer: "Sormaya gerek yok" karşılığını veriyordu. Ancak Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir şeyi üç defa söylediği zaman artık ona cevap verilmeyeceği için üçüncüsünde Ömer: "Ey Cabir! Borcun ve hurmana ne oldu?" diye sordu. "Allah bu borcumu kapattı ve bize de şu kadar kaldı" dedim.

 

Daha sonra eve geldim ve karıma: "Ben sana Resulullahlla (Sallallahu aleyhi ve Sellem) konuşma demedim mi?" diye çıkıştım. Kanm: "Allah, Nebi'i (Sallallahu aleyhi ve Sellem) evime göndermişken evden çıkmadan önce bana ve kocama dua etmesini istemeden öyle bırakacağımı mı zannettin?" karşılığını verdi.

 

[Sahih]

 

Heysemi (6679) der ki: "Ben derim ki: Hadis Sahih'te ve başka kitaplarda kısa metniyle yer almıştır. Hadisi Ahmed rivayet etmiş olup ravileri Sahih'in ravileridir. Bundan Nubaylı el-Anezi müstesnadır. Kendisi güvenilir biridir."

26022 (6)'da tekrar etmiştir.